27 Nisan 2011 Çarşamba

trafikte insanlık halleri

Haftaiçi birkaç kere arabayla işe gitmek (48 gidiş, 48 geliş, toplam 96 km cik) trafikte gözlem yapıp çıkarımlarda bulunmak için bana yetiyor.
Şirketimin eğitimlerinden birinde bir hoca demişti ki; "eşiniz arabayı nasıl kullanıyorsa veya garsonlara nasıl davranıyorsa size de öyle davranır, dikkat edin, demek istediğimi anlayacaksınız". Sonrasında ben de kendi kocama dikkat etmiş ve "hmmm, doğru gibi" demiştim, aynısının benim için de geçerli olması gerçeğinden ürke ürke.. Ama hocanın bunu hep kadınlara söylediğini düşündüm alttan alta ve pek de üstüme alınmadım.
Her neyse, ne diyordum.. Trafik gözlemleri.. Valla pek muhterem hocamın dedikleri doğruysa şayet kadınlarımızın başı belada demektir (ki öyle). Bir adamın altındaki arabadan, trafikteki tavırlarından, hızından, sollamasından, makas atmasından, kararsızlığından, tahammülsüzlüğünden ne menem bir adam olduğu hemen anlaşılıyor. Erkekler kadın şöförü aşağılıyor gerçeğine girmeyeceğim. Şöförlüğün cinsiyeti olmadığını düşünmekteyim. Nitekim son 1,5 yıldır gördüğüm servis şöförlerimiz de beni doğruluyor. Dolayısıyla şöförlük bir meziyettir, cinsiyetle uzaktan yakından alakası yoktur. Zaten kadın şöförü aşağılayan adam erkek şöför görünce "vay koçum, yine harika araba kullanıyorsun" demiyor. Onu da aşağılıyor içten içe, ona da selektör yakıyor (ya da selektör yapıyor, bunu ayırt edemiyorum).

Bir de araba markası meselesi var. Bende de var bu, kendimi ayırmıyorum. Otobanda sol şeritte önümde bir renault broadway görünce mesela süper gıcık oluyorum. Benzer şekilde arkamda BMW veya Mercedes görünce de selektörü yemeden sağ şeride süzülüyorum. Herkes haddini bilmeli bence. Gereksiz yere inatçı olmanın da manası yok. Mesela kimi adamlar (valla adam diyorum ama bunu yapan bir kadına henüz rastlamadım) benim arkamda olmalarına rağmen önümdeki arabayı taciz edebiliyor. Ve muhtemelen içten içe de benim o zamana kadar onu taciz etmemiş olmamı enayilik olarak yorumluyor.

Trafikte çok şey öğreniyor insan. Mesela sakin olmayı. İstediği kadar hızlı giderse gitsin birazdan trafiğin sıkışacağını. Arkasında iken tahammül edemeyip önüne geçmek için makaslar atan kişinin yine arkasında kalacağını. Her an herşey olabileceğini. (mesela bugün gelirken bir anda ortalık duman oldu, herkes frene bastı, dörtlüleri yaktı, ben de başladım düşünmeye, acaba araba mı yanıyor, yanından geçerken patlarsa ölür müyüm, lastiği mi alev aldı, egzozu mu patladı,vs. Meğersem yolun kenarında otları ilaçlıyorlarmış. Nasıl ama?)Yolların gide gide biteceğini. Aldırma gönül aldırmayacağını. Falan işte..

Arabada giderken şarkı söylemeyi çok seviyorum. Kimse duymuyor, kimse eleştirmiyor, kimse incinmiyor :) Sadece gaz, fren ve korna..

13 Nisan 2011 Çarşamba

muz da rip

Havalardan muzdaribim ben.. Bahar mı gelicek, kara kış mı gelicek. Karar versin ve gelsin artık. Her akşam 8 itibariyle çöken uyku, ne zaman terk ediceksin bünyemi. Hayattan soğudum ben.Büffff... b ile..