29 Temmuz 2011 Cuma

i can't remember anything..

Tatilden döner dönmez bir tatil yazısı yazasım vardı.. Ama tatilin getirdiği iç huzuru ve türevi tüm duygular işe dönüşümün 4. saatinde tuzla buz olunca yazı yazma hevesim de bundan nasibini aldı. Aradan haftalar geçmesine rağmen bu hevesim geri gelmeye zaman bulamadı. Düşüncelerim de bulanık hafızamın derin sularına gömüldü gitti..
Şimdi zorlam bir tatil yazısı yazsam, olmayacak.. Aklımda ne kaldıysa dökeyim klavyenin tuşlarına bari..
Bu üstteki fotoğraftaki loca denen şeylerle tanıştım ben bu tatilde. Giriş parasıyla bunlardan da istifade edebileceğim yanılgısıyla koşa koşa boş loca aradım. Bulup oturduğumda ezik bir çalışanın uyuz kemkümleri sonucu para istediğini öğrendim. 4 kişilik giriş parasına bu deniz kenarı sefalarında mayışabiliyormuşuz. Hade ordan diyip, bir de afra tafra yapıp şezlonglara yelken açtım. Sonradan da dedim ki bunların dışarıdan görünüşünü seviyorum ben. İçeriden birşey anlamıyorsun ki, minder neticede o da.. Veeee..

Benim için her tatilin vazgeçilmezi olan kendi ayağını çekme olayına da gark oldum, localara dil çıkarırmışcasına ayağımı uzatıp, hatıra fotoğrafımı da çektirdim. Benim için bu fotoğraf tatilin bir özetidir.

Tatil benim için denizdir. Girebileceğim, soğuk, temiz, dalgasız bir deniz beni mutlu etmeye yeter de artar bile. Güneş kremi benim için sabah otelden çıkarken sürülen, bir daha da sürülmeyen sıkıcı bir uğraş. Bunun sonucunda da gölgede kavrulmam da alınyazısı..

Arabalı olmak, birden fazla tatil mekanı dolaşmak tatilin iyi yanlarıydı. Kumsal işletmeleri ise tatilin kötü yanları. Bir dünya para alıp da düzgün konuşamayan adamlarla bizi iletiştirmeye çalışan işletmeler ise en beteri..

Böyle işte.. Bu bayatlıkta bu kadar oluyor..