19 Ekim 2009 Pazartesi

iki kaş bi nefes



kuaföre iki haftada bir kaş aldırmak için giden bir insanım. onun haricinde ancak düğünlerden önce fön ve manikür için giderim, yılda bir kere de saçımı kestiririm. kuaförle düzenli ilişkim kaş odaklıdır. gel gör ki düzenli bir kuaför hayatını en fazla 6 ay sürdürebiliyorum. çünkü bende bir talih var. hangi kuaförü beğensem, hah işte bu, uzun bir süre değiştirmem ben bunu, kaşlarımı hale yola koydu bu dediysem ya zaten hamileydi, ya hamile kaldı, ya işten çıktı, ya başka şubeye geçti. tarabyada da, şişlide de, acıbademde de bu böyle. bana artık doğurmayacağını, işten ayrılmayacağını ve her ne pahasına olursa olsun beni bırakmayacağını taahhüt eden bir kuaför lazım.

şimdilik acıbadem semtinin evime yakın bir kuaföründe geçen salı doğurmuş olan memnun olduğum kadıncağızın yerine işe alınmış olan orta yaşlı bir kadın alıyor kaşlarımı. işinde çok iddialı, üstelik fön çektiği, saç kestiği, manikür, ağda, pedikür yaptığı, kaş aldığı için de kendiyle gurur duyuyor. "ben herkes için dezavantajım çünkü bunlardan birine ihtiyaç duyulan yerde işi ben kaparım" diyor, burnu havada takılıyor.

her neyse, bu muhteşem teyze kendiyle övüne dursun bu yaşa gelmiş hala müşteri gelmeden az evvel sigara söndürmemesi gerektiğini öğrenememiş. burun buruna yakın temas halinde gerçekleşen bu operasyonda teyzenin leş gibi sigara kokulu nefesini içime çekmemek için yeri geliyor dakikalarca nefesimi tutuyorum. ve elleri. bir elini kafamın bir bölgesine koyup işini yapmıyor mu, deli oluyorum. eve gidip tüm suratımı arındırmak istiyorum. ve öyle de yapıyorum.

nitekim bir süre daha bu teyzeye muhtacım gibi görünüyor.

keşke şekilli kaş bantları olsa, onları kaşa yerleştirsek ve cırt diye çektiğimizde kaşımız alınmış olarak görsek. bu teyzelerin kokularıyla falan uğraşmasak. ama bu teknoloji gelene kadar - ki hiç ihtimal yok bence - bende kaş kalmaz zaten.

bakalım önümüzdeki yıllarda kaç kuaförü daha anne yapacağım. anne olmak isteyen kuaför kadınlar, beni arayın, muhteşem kaşçım olun ve 9 ay 10 gün sonra bebeğinizi kucağınıza alın. mucize değil gerçek!

5 yorum:

malumafatrus dedi ki...

bir hatunun en büyük şanslarından biri evine yakın kuaförcü sahibi olmasıdırı. ne olursa olsun evdeki huzur budur yani. Ben de ne yazık ki daha o şansa erişemedim ama nispeten ufakda olsa sevdiğim bir yer ama fön dediğin benim için büyük dert. İşten ayrılıp kuaförcü mü açsak ne dersin?

kusburnu dedi ki...

yok kızım uğraşamam ben onun bunun kılıyla, kendime bile tahammülüm yok bu konuda. biz senle kekci dükkanı açalım, adı da kabarmayan kek olsun, iki gün sonra da batalım.

malumafatrus dedi ki...

o zaman altın günü yapalım ona ne dersin?

kusburnu dedi ki...

oley, en sevdiğim gün altın günü ama biraz pahalıya patlayabilir, altın düşsün de öyle başlayalım derim.

Fery... dedi ki...

ehehe biz bi ara yapıyorduk çok keyifliydi :)