18 Ağustos 2011 Perşembe

ne istediğini bilmeyen ben...

Düşünüyordum.. Ben ne istiyorum bu hayatta diye.. Bir türlü cevap veremedim bu harika soruya. Sonra hayatımı bir gözden geçirdim.. Okuduğum okulları, yaptığım şeyleri.. Ve gördüm ki ben aslında üniversiteden mezun olana kadar kendi istediğim pek birşey yapmamışım. Okuduğum okul da dahil hayatıma yön veren hiçbirşeyi ben tayin etmemişim. Hep ailem, hep babam veya başkası.. Bir kere bile ne ben ne de bir başkası "peki sen ne istiyorsun?" dememiş. Demişse de cevap alamamış. Düşünmemişim. Benim yerime düşünülmesi işime gelmiş belki..

İnsanlar küçük yaşlarda yaşadıklarının bedelini ömür boyu ödüyorlar. Hala soramıyorum bu soruyu kendime, hala ne istediğimi düşünmek beni ürkütüyor. Risksiz olan, normal karşılanabilecek çizgilerin dışına çıkmak bana zarar verecek korkusundan her zaman "iyi böyle ya.. ne olacaktı ki zaten.." diyorum. Memnun değilim demeyi çok iyi biliyorum ama memnun olmak için ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Sonuç olarak da hep memnuniyetsiz, hep şikayetçi biri oluyorum.

Peki ne yapacağım? Nasıl değişeceğim?

Acayip bir aile bizimkisi. Ordan ayrılıp tekrar zaman zaman onların arasına karışınca anlıyorum bunu. Ben hala normalleşmeye çalışıyorum. İnsan ilişkilerine dahil olmaya çalışıyorum. "Babam" olan hallerimden kurtulmaya çalışıyorum. İçime işlemiş ama, öyle düşünmek, öyle konuşmak..

Babam da bundan kaçıyor belki. Hep yaşamak istediği başka bir hayat vardı.. Ama yaşayamadı.. Ona da kimse ne istiyorsun kuzucuğum diye sormadı. Mecburiyetleri vardı, onları yerine getirdi, kendisinin değil, annesinin istediği mesleği seçti.. Ve mutsuzlukla süren bir hayata imza attı..

Öyle olmamak için ne yapmalıyım? Budur son zamanlarda kafamda fıldır fıldır dönen...

1 yorum:

malumafatrus dedi ki...

geçen hafta bir kitap okudum, orada biz türklerin genelde mağdur edebiyatını sevdikleriniz yazıyordu. Düşününce haklı bulduğum bir hal. Ailenin etkisi kaçınılmaz ama ailenden ayrı yaşadığın zamanları da düşünürsen, istediklerini yapmak için çok da engel olmadığını düşünüyorum.

aslında önümüzdeki en büyük engelin kendimiz olduğuna inanıyorum.

kafamızda kalıplar, korkular ve endişeler cirit atıyor. sürüden ayrılmayı istemekle, cesaret etmeye korkma arasında gidip geliyoruz sanki. yani en azından ben öyle hissediyorum.