4 Eylül 2009 Cuma

amsterdam



Varsay ki amsterdam'a gittim, bu otelde kalıyorum. üstümü giyindim, lobide akşam yemeğini bekliyorum. sonrasında da yürüyüşe çıkacağım. az tanıdığın bir şehirde yürüş yapmaktan daha keyifli birşey olabilir mi? elime harita da almıyorum. acaba dönüşte oteli bulabilecek miyim? derdim, tasam yok. yalnızım. arkadaşım, ayak uydurmam, beklemem gereken kimsem yok. hava hafif karanlık, üstümde inceden bir penye, uzun kollu. yürüyorum. kolkola, elele insanlar geçiyor yanlarımdan. taksiler yavaşlıyor binecek miyim acaba diye bana bakıyor. pas vermiyorum, nereye gittiğimi ve nereye gitmem gerektiğini bilmeden, öylece yürüyorum. arkamda ekmek kırıntısı da bırakmıyorum.

nehire doğru gidiyorum. nehrin iki yanında kafeler var, barlar, coffee shoplar. gözucuyla bakıyorum, masalarda gevşemiş kadınlar ve adamlar var. gözleri kısık, yüzlerinde bir gülümseme. konuşmuyorlar. elleriyle sarıyorlar tütünleri kağıtlara. kaçtan beri orda oturuyorlar acaba? bu hale gelmeleri için en az bir 3-4 saat gerekir heralde.

birine girsem ve şu esrarlı keklerden mi istesem diyorum. çekiniyorum. kafayı bulur, oraya yapışıp kalırım diye kendime güvenemiyorum.

güzel müzik çalan bir bara girmek istiyorum. ama önce biraz yürümem lazım. keşfedilecek çok fazla sokak var bu şehirde. üstelik hava hala az biraz aydınlık...

1 yorum:

Fery... dedi ki...

anlatsaydın daha... nasıl güzel gidiyordu :)

o keklerin ötesine geçip mushroom deemiş biri olarak kek ye ya bişi olmaz diyorum :) mushroom mu onu tavsiye etmiyorum.. kek yedim mi hayır :)