15 Aralık 2009 Salı

sokak gözlemleri


Sokağa çıkan insan ne kadar etrafına bakmasa da dikkatini çekecek bir sürü şey oluyor bence. Bir ses, bir koku, bir hareket bakışları ister istemez üstüne çekerek birşeylerin farkedilmesine neden oluyor. Dün gebze - kadıköy, kadıköy-m.köy, m.köy-taksim, taksim-m.köy, m.köy-acıbadem yolculuğum esnasında pek çok değişik enstantane yaşadım. Bu da bana bir sürü şey düşündürttü.

Mesela işportacılar (bu kelimeyi sanırım hayatımda ilk defa yazıyorum) olmasa hayat çok renksiz olurdu gibi geldi bana. Bir metrobüse binerken bile irili ufaklı ciddi bir alışveriş imkanı sunuyorlar insana. Üstelik hem ucuz, hem faydalı şeyler. Mesela kitap okuma feneri, 5'i bir yerde çorap, atkı, şemsiye, traş makinası ve cep telefonları satanlara değinmiyorum, onlar çalıntı gibi geliyor nedense.. Sonracığıma eşofman altı, yumuşak ev terliği, paketli çerezler ama isimsiz, askıda muzlar, arabada mandalinalar.. Hiçbirşey alasım olmasa bile bakarak geçicem diye bayağı bir hızımı kesiyorlar. Sonra düşündüm mesela, bu adamlar orada olmasa, karanlık, öyle kıl bir alt geçit olacakken orası, hareketli bir yer haline geliveriyor. Bir de köfteciler var, asla yemeyeceğimi bilsem de kokularına hasta oluyorum. O et ne eti veya ne menem bir baharat koyuyorlar içine bilmiyorum ama lezzeti de kokusu gibiyse yanarım yanarım yıllardır bir kere bile yemediğime yanarım.

Bankamatikte önümdeki insan yavaşsa anında gıcık oluyorum. Normalde asla bakmam yaptığı işleme ama dün o kadar uzun sürdü ki önümdeki adamın işlemi, dayanamadım baktım. Ve adım adım bastığı düğmeleri aynen yazıyorum. (bir kısmını hatırlamadığımdan atacağım :))

-hesap işlemleri
-hesap bilgileri
-iptal(bir önceki menü manasında)
-bakiye görüntüleme
-vadeli hesaplar
-tarih aralığı seçimi
-yazdır
-iptal
-hesap işlemleri
-hesap bilgileri
-hesap hareketleri
-bir haftalık hareketler
-listeye bak ve
-iptal
Ben bu kadarına dayanabildim, asosyallikten işiniz uzunsa ben hızlıca para çekip uzuyayım şurdan da diyemedim. Oflayıp puflayıp yoluma devam ettim. Sonra Taksim'e gittiğimde Taksim'in en güzide garantisinden çektim paramı. Ama anlayamıyorum ben, şimdi o önümdeki amcanın amacı neydi? Neden bu işlemleri yaptı? Bastırdığı kağıdı okudu mu? Biri para gönderecekti de, gönderdi mi diye ona mı baktı? Aysonu hesabı mı yapmaya çalışacak? Hepsi ya hiçbiri.

Taksim'i afişlerken farkettim ki kafe bar sahibi insan olmak akıl karı birşey değil. Hiçbir kafe sahibi veya çalışanı mutlu değil. Bir Cumartesi akşamını bile kültürel etkinliğe ayıramayacak kadar çok çalışıyorlar. Hatta birisi beni beş dakika bile bir yere göndermiyorlar dedi. Dertleştik oracıkta. İşletme sahibi olmak da o tip bir işletmede çalışmak da zor zanaat netekim. Oysa bana hep çok çekici gelirdi, yalanmış pek tabii ki..

Metrobüs şöförleri metrobüste çok vakit geçirdiklerinden olsa gerek aracı evleri gibi benimsemiş olmalılar ki metrobüsteki ısıtma sistemi bir kalorifer mantığıyla çalışıyor. Araçta 300 kişi de olsa, 15 kişi de olsa araç hep 30 derece. 15 kişiyken 30 derece makul belki ama 300 kişinin her nefesinde o derece 1 santigrat kadar artıyor kanaatindeyim. Her metrobüsten inişimde kan ter içinde kalıyorum, bu bana özel birşey olmasa gerek. Sonra neden hastalanıyor insanlar diyorlar. Önce pişir, sonra üşüt. Birisi muhterem şöförlere (bu harflerden biri o olmalı bence ama hangisi bilemedim) orasının evleri olmadığını uygun bir dille anlatsa ne muhteşem olurdu.

Söğütlüçeşme istasyonuna giderken geçilen otoparkımsı alanda tek bir sokak lambası yanmıyor. Aşırı derecede işlek olması gereken yolda genellikle kimse olmuyor ve oradan her geçişimde hızlı adımlarla ve tırsa tırsa yürüyorum. Önümde güven veren birini gözüme kestirmişsem mesafeyi açmamaya özen gösteriyorum. Beni bu hale düşürenler utansın.

Metro hala çok derin geliyor bana, iki durak için onyedibin basamak inip çıkmak hoşuma gitmese de en hızlısı bu..

Böyle işte, çok gezen mi bilir siz karar verin artık.

1 yorum:

malumafatrus dedi ki...

ben adama çok üzüldüm ya, belki hesabından birileri paraları çarptı çırptı ( mesela karısı veya çocuğu) ya da işte hesabında olan paraya inanamadı kaynağını bulmaya çalıştı. ama benim önümde olsaydı ben de çok gıcık olurdum orası ayrı.

Aşırı sıcak tüm mekanlara acayip gıcık oluyorum, afakanlar basıyor bana da.

taksimde inmediğin sürece metro güzel bir şey, hemencecik yeryüzüne ulaşıyorsun, ama taksim'de açık havaya ulaşmak resmen bir sınav.