12 Şubat 2010 Cuma

istanbul'daki tüm trafik canavarlarına



Hepiniz kendinizi yolların hakimi sanıyorsunuz değil mi? Hangi şeritte olursanız olun, diğer tüm şeritlerin hatta emniyet şeridinin dahi size ait olduğundan eminsiniz. Haliyle şerit değiştirirken sinyal vermek sizin için birşey ifade etmiyor. Kararsızsınız sonra. Hangi yoldan gideceğiniz bilmiyorsunuz, yol ayrımlarında ani kararlar verip son saniyede şerit değiştirmek hobiniz. Ne de olsa tüm şeritler sizin. Ani kararlar da dert mi yani, öyle değil mi?

Sabırsızsınız. Kırmızı ışık yeşile döner dönmez, hatta dönmeden önce döneceğini sezerek hemen kornaya asılıp selektör yakarsınız. Acele işiniz vardır ve öndekinin algısı zayıf olduğu için onu uyarmak boynunuzun borcudur. Öndeki stop mu etti, neden yaşıyor ki o hala? Bir kimse yeşil ışık yandığında 10 milisaniyeden uzun süre boyunca kalkamıyorsa zaten o sizin için ölü olmalıdır. Park etmede uzmansınız. Sizin geçtiğiniz yolda birisi park etmeye çalışıyorsa bunun için en fazla 12 milisaniye süresi vardır. Ne de olsa siz o kadar zamanda park ediyorsunuz ve bu standart bir değer. 12 milisaniyeyi geçtikten sonra - e malum aceleniz de var - inip "ver istersen ben parkedeyim" diyecek kadar da yardımseversiniz kendinizce. Karşınızdakinin bunu reddetmesi ise size yapılmış büyük bir hakaret. "Lan, kimseye iyilik yaramıyor!" diyip selektörlü uyarı sistemine geri dönersiniz.

Sıraya dizilmeyi sevmezsiniz. Aynı noktada beklemektense aynı düzlemde farklı noktalarda beklemeyi tercih edersiniz. Sıralı bir şekilde geçiş yapılacak yollarda sıra hep sizin olduğu için sağdan gelen var mı diye bakmaya tenezzül etmez, ne işi var ki onun benim sıramda diyip yolunuza devam edersiniz. O sırada aynalarınız çarpışmış, ucundan acık çizmiş de olabilirsiniz. Ama içerideki müzik o kadar yüksek ve siz yolunuza o kadar konsantresinizdir ki bunu farketmezsiniz bile. Farketseniz bile suçlu karşı taraf olduğu için hemen ezme politikasıyla hareket eder camını açtığına pişman edersiniz diğer arabayı.

Sizin için insanlar yoktur, arabalar vardır. "Ford'a bak lan, ne biçim kullanıyor, kesin kadın!", "Şu şahini bir geçeyim de ağzı burnu yamulsun." ağzınız tarafından sıklıkla tüketilme olasılığı barındıran cümlelerinizdir.

Aracınızı asla yetkili servise götürmezsiniz. Para tuzağıdır onlar, oysa sanayideki Hacı Usta on numaradır, elinden her iş geliyordur, üstelik servisin beşte biri fiyatına, kusursuz işçiliği vardır. Yetkili servise gidenler enayinin önde gidenidir. Zaten bunlar kırmızı yeşile döndükten sonra ancak otuz milisaniyede gaza basarlar.

Nitekim, yollar, caddeler, park yerleri hep sizindir. Ve sizin kalacaktır..

Not: Resim için kusura bakmayın, daha iyi birşey bulamadım, bu esprili olduğunu düşünen zımbırtı geçti elime :)

2 yorum:

malumafatrus dedi ki...

ben sana metrobüse o kadar laf etme, asıl arabayla tükeniceksin dedim:))

asıl spor organizasyonlarınızdan bahsediniz okurlarınıza sayın kusburnu.

kusburnu dedi ki...

ya inanmayacaksın ama şöför olarak değil araba içindeki yolcu olarak daha çok tükeniyorum. Kullananın kim olduğu mühim değil, genel gözlemler işte.. spor organizasyonları konusunu da yazıcam elbet, azcık daha konu biriksin de hele :)