22 Temmuz 2009 Çarşamba

hayvancılık

2009'un başında mı başladı emin değilim ama nedense metisin hayvanlar ve insanlar ajandasını aldıktan sonra başladı gibi geliyor. ne mi? hayvanlara olan yakın ilgim. ilgi dediğim sadece yavru kedi görünce ses inceltip, bağrına basma isteği duymak değil. çok daha farklı birşey. sanki onları anlayabiliyormuşum gibi bir hissiyat. gözgöze geldiğimizde iletişim kurabiliyormuşuz gibi geliyor, belki çok boş bir inanç ama inanıyorum napayım.
onlar bana asla zarar vermezmiş gibi geliyor, yani bizim aramızda farklı bir etkileşim var, ben onların nazarında özelmişim gibi. tuhaf bir hissiyat, ama bence güzel. evdeki maykılla bile bir yakınlığımız var sanki. yanından geçerken selam verdiğimde selamımı alıyormuş gibi geliyor. ve seviniyor gibi geliyor.
ama eve hayvan alma konusunda tedirginim. yani hayvanları bir eve tıkmak mantıklı gelmiyor. onu eve alana kadar sokaktaki sahipsiz hayvanlara ilgi gösteririm daha hayırlı bir iş olur gibi geliyor. haliyle balığın dışına çıkmam heralde. balık da özel durumda, sokakta görüp ilgi gösteremeyeceğime göre, - gerçi su altında gördüğü her balığa el sallayan bir insanım ama su altı imkanı yılda 2 haftadan fazla olamadığından kesmez beni bu - balığı eve kapatmanın bir sakıncası yok. gerçi o fanusun içinde dört döne döne bayıyor bence hayvancık ama off.. neyse.. onu zaten doğasından kopartmışlar bi kere.. di mi? evet evet. doğru diyorsun.

2 yorum:

malumafatrus dedi ki...

ne kadar romantik bir başlık bulmuşsun böyle... tam coğrafya dersinde gibi, geçim kaynağı hayvancılık ve tarım misali.

Balık sevmem ben yaa.. evde balık besleyen böle acayip büyük akvaryumlar alanlar falan pek ilginç gelir misal bana.
ama ufak ufak yavru kedileri sevmeye başladım. Daha karşılıklı iletişim kısmına geçemedim tabi:)

kusburnu dedi ki...

hahaa, bilerek onu koydum, coğrafya dersi çağrışımını bana da yaptı :)
sev sev, kedi sevmek iyidir, siniri alır. :))