23 Şubat 2010 Salı

Bütün işlerim gitti aksi

Hani eskiden şöyle bir geyik vardı; dolmuştasınız veya otobüstesiniz mesela, herifin teki arkadan dayandı, rahatsız oldunuz, ittirdiniz, kaktırdınız, biraz öteye gider misiniz dediniz, adam da pişmiş kelle gibi sırıtarak "çok rahatsız oluyorsan taksiye bin" dedi. Bu ve türevi nedenlerle bu cümleye maruz kalmamış kimse olduğunu pek sanmıyorum. İşte buradaki taksiye bin lafının paraya kıyıyorsan veya rahatına düşkünsen taksiye bin anlamına geldiğini çok iyi biliyoruz. Lakin, bence artık devir değişti, e tabii kuşburnu da değişti. Taksiye binmek benim için dolmuşta tacize uğramaktan farksız.

Taksi üstüne para verip yaşadığımız bir eziyet bu şehirde. Başka hangi şehirde kişiler taksiye binmeden önce tedirgin oluyorlardır acaba? Hele hele kısa mesafe gideceklerse, veya gecenin bir vakti tek başına bir kadın olarak taksiye binmek zorundalarsa, veya bozuk paraları yoksa.. Oysa, ben taksiyi geçici bir süreliğine kiraladığım bir otomobil olarak görüyorum. Ama hayır, taksici öyle görmüyor. Beni, onun mülkünü işgal etmiş bir işgalci sanıyor. Üstelik bozuk param yoksa hazırlıksız bir işgalciyim. Yakın mesafe gideceksem beleşçi bir işgalciyim. Yalnızsam ve geceyse potansiyel ahlaksız bir işgalciyim. Üzerimde otorite sahibi o. Neden? Çünkü onu ben tercih ettim, onca taksi arasından onu durdurdum. Seçtim (güya). Ve artık ne derse itaat etmek zorundayım. O ne dinlemek isterse onu dinlemek zorundayız birlikte. Hem de onun istediği ses seviyesinde. Zaten ben gece tek başıma bindiysem o taksiye, alemcilik akıyor olduğundan suratımdan, hemen tekno bir şarkı çalar radyoda, benim de hoşuma gider bu elbet. Benim o saatte lanet bir iş organizasyonundan veya kötü geçmiş bir arkadaş toplantısından çıkmış olma olasılığım, başımın ağrıyor olması olasılığı falan hiç yoktur. E, alnımda yazıyor işte alemci diye, var mı daha ötesi?

Özetle, sevmiyorum taksileri de taksicileri de. Bir taksiciyle kavga etmek, laubali bir tavırda konuşmak yapmak istediğim son şey olmasına rağmen aksi bir hallerini yakaladığım anda tüm taksicilere olan nefretimi o anda denk geldiğim taksiciden çıkartmayı da görev biliyorum. Pişman oluyor muyum? Hayır. Sadece bir gün o taksilerden birinin kapısını sert vurayım derken kırıcam ve iş büyüyecek diye endişe ediyorum. O da her zaman değil, zaman zaman..

3 yorum:

malumafatrus dedi ki...

ben artık taksiye binmeden önce bozuk paramı kontrol ediyorum. Takside hapşırdığım vakit, çok yaşa demediği zamanda kendi kendime, iyi akşamlar demeyeceksin, teşekkür etmeyeceksin diye telkinlerde bulunuyorum.

Bir arkadaşımın dediği gibi ilkokul mezunu olmanın bile aranmadığı bir meslek taksicilik. Ve biz paralı otostopçuyuz. Yani tüm haklarımız taksicinin o mis gibi kokan arabasına feda...
Bu yüzden de takside korsana hayır falan demem ben. En çok da bir taksiciyi başka bir taksiciye şikayet etmekten bahtiyar olurum.

varol döken dedi ki...

ben bu taksi işlerini 60 yaşlarındaki amca bir yandan çekirdek yiyip bir yandan direksiyon sallayınca bıraktım...

bildiğin kilitlendim ya, ne diyeceğim amca takside çekirdek yemek yasak mı?

valla beni taciz etse yine daha kolay unuturdum:)

Fery... dedi ki...

kazandığı paranın büyük kısmını taksiye yatıran bir insan olarak tüm sinir bozuklukları ve kavgalara rağmen hala devam ediyorsam kullanmaya şikayet etme hakkım yok sanırım çünkü alternatifi ne yazık ki daha iyi değil :(