18 Şubat 2010 Perşembe

"sanma unutulur kalp ağrısı zamanla"

Herşeyi unutarak yaşanır sanma..
Ben yaşayabiliyorum sanırım. Bitçik kadar bir hafızam olduğu için dün ağlama nedenlerimi beş gün sonra unutmamam için bir neden yok. İnsanların sen o gün şöyle şöyle yapmıştın tepkilerine de genellikle "hadi ya, ben mi öyle yapmıştım?" tepkisi vermem de boşuna değil. Nitekim hatırlamıyorum ve insanlardaki bu kin kokan hafıza da beni ürpertiyor.
Şu sıralar umursanmak istiyorum sanırım. Umursanmadığımda, es geçildiğimde kuduruyorum. Bu da bir dönemdir, geçecektir elbet. İsteksizlik yapıyor bende bol miktarda. Neyse, bu da gelir bu da geçer, neler geldi geçti bu ruhtan, bu mu kalacak?
Yazmayı o yüzden seviyorum. Mesela 2009 başından beri her güne dair bir cümle yazıyorum ajandama. Dönüp de geriye bakmak, bir tarih seçip o tarihte napmıştım diye bakmak değişik bir mutluluk veriyor bana. Oysa düşünmeye çalışsam hatırlamam mümkün değil. İşte böyle zamanlarda iyi ki de yazmışım diyorum.

Dünkü kalp ağrısı iki türlüydü aslında, hem somut, hem soyut. Somut olanı birkaç gündür sürüyor, sanki kalbimde bir kıskaç var da biri ara ara sıkıyor onu gibi. Dayanılmaz bir ağrı değil ama hissettiriyor kendisini. Diğeri de arkadaşlık ağrısıydı çoklukla. Arkadaşlık sorgulamaları ve sonuçta bir yalnızlığa varma üzüntüsü. Evet, melankolik bir tavırdı, yaşandı bitti saygısızca.

Şimdilerde karnımda bir sancı olarak devam ediyor bu ağrı. Zamanla bu da geçecek.
Benim asıl yazmak istediğim geri sayım sayacına dair birşeydi ama dün akşam bu düşünceleri ezdi geçti. Kısaca giriş yapmak gerekirse, hayatımızda bir sürü geri sayım sayacı var diyecektim. Mesainin bitmesine 4 saat 28 dakika kaldı, yazın gelmesine 3-4 ay var, bilmemkimin askerden dönmesine 90 gün kaldı, şunun doğum izninin bitmesine beş ay kaldı, şuraya gitmeye iki ay kaldı, uyumaya 5 saat kaldı, uyanmaya 4 saat kaldı, vs, vs. Aslında bizim zamanı değil de zamanın bizi yönettiği bir durum. Ve haliyle anı yaşayamama. Sürekli bir geçirme telaşı yaşama, zaman bitsin, sanki yeni gelecek zaman eskisinden müthiş olacakmış gibi. Yok öyle birşey, aldatmayalım kendimizi. Zaman bir süreklilik arzediyor ve aslında hep aynı şekilde devam ediyor. Geçip giden şey bizim içimizdeki zaman.

2 yorum:

malumafatrus dedi ki...

ya ne şahane bir şey aslında unutmak.

öyle bir fırsat verilse tepe tepe kullanırsım ben de.

ayrıca insan bünyesi acıya unutmaya meyilli ki bu güzel bir şey.

yazıların onaysız yayınlanması daha da güzel...

hep zamana ihtiyacımız var ama en çok da zaman geçti diye seviniyoruz. Mesela akşam gideceğim ders 45 dakika ve hemen bitsin istiyorum. ama sonra akşam upuzun olsun istiyorum. biz dengesisizken zaman neye göre hareket etsin, tam yol adım ilerliyor.

ayrıca önemsenmek istediğin için deil tamamen içimden geldiği için söylüyorum ( aksini de pek yapmam bilirsin) burada yanı başımda olduğunu bilmek rahatlatıyor beni. hele ki sabahlara uyku akan yüzünü görmek günüme anlam katıyor:))

kusburnu dedi ki...

:) bil mukameleeee.. her gün aynı noktada karşılaşıyor olmamız ayrı bi heyecan verici şu hayatımda :))