26 Haziran 2009 Cuma

baçu se romro mezan..*

Bir insan neden yazar? Şu an comfortably numb dinler, şarabımı yudumlarken, şu odadaki son günlerimde düşündüğüm konu bu. Durumumu da izah ettim tam oldu, tebrikler bana. Bu evlenme olayı tuhaf bir hadiseymiş, mesela yarın eminönünde buluşcaz, pek müstakbel sevdiğim, annesi, kardeşi, ben. Sonra benim annem de bize katılacak. Perde bakcaz, halı bakcaz, becerebilirsek nikah şekeri bakcaz, hatta mümkünse sipariş vericez. Bugün evimize gittik, benden önce annem varmıştı. Evde sevdiceğin annesi ve kardeşi kalıyor tabii birkaç gündür. Evde misafir gibi hissettim kendimi. Bir evde iki kadın olmaz hakkaten, sanki benim evim değildi orası. Bir sürü yemekler yapılmış, birşeyler bir yerden başka yere konmuş, açıkçası kısmen de olsa yeni bir düzen kurulmuş. Kızmadım elbet, ama enteresan işte. Bir yandan güzel yani, o da biliyor kendi evi olmadığını ama misafir gibi de takılmıyor falan. Bilakis güzel güzel yemekler yapmış, hoştu yani. Bir yandan insanı çocuk gibi hissettiriyor eve gidince hazır yemek bulmak. Yakın bir zaman sonra unutacağım bir mevzu. Eve gittiğimde kurulmuş bir sofrayla değil boş bir buzdolabıyla karşılaşmama az kaldı. Ama bu da güzel. İnsan kendi yaptığının kıymetini daha çok bilir. Ya da yapmadığının..

Annemin nodülü büyümüş. Büyük ihtimalle ameliyat olup aldırması gerekiyor, sonra da ömür boyu her gün ilaç kullanacak. Bu ameliyatı geçiren iki arkadaşım var, çok ciddi bir operasyon değil, yani ciddi de tehlikeli değil demek istiyorum. Ama annenin ameliyat olacağı düşüncesi bile gözlerimi yaşartmaya yetiyor. Önceki gece öğrendiğimde tüm gece dört döndüm yatakta. Uyuyamadım. Dün gece de dolanmışım odamda. Huzursuzluk diz boyu. Bu sıra zaten sürekli bir kaybetme korkusu içindeyim. Bir arkadaşımla konuşurken bana evlenmesine haftalar kala sürekli annesine babasına bakıp bakıp, sarılıp sarılıp ağladığını söylemişti. Sanki onlara birşey olacakmış gibi hissediyormuş, onları kaybedecekmiş gibi bunalım girmiş, sürekli ağlıyormuş. Ben de enteresan demiştim. Niye öyle birşey olsun ki. Büyük konuşmuşum, daha beteri başıma geldi. Babam zaten benim evden kurtulduğumu düşünüyor. Bir daha da yılda bir görüşürüz falan modunda. Evden kurtulma kısmı nispeten doğru aslında. İnsanın kendine ait bir düzen kurması belli bir yaştan sonra farz olmalı. Beğenmediğim bir sürü şey var bu evde ama değiştiremiyorum, bu evin çocuğu olarak çok da söz hakkım yok hala, eşşek kadar olmama rağmen. Öte yandan bu evin çocuğu olmadığı, bilakis kendi ev sorumluluğu olmasına rağmen hala evin çocuğu gibi davrananlara da ekstra sinir olmaktayım. Bunu da buraya yazayım ki yarın öbür gün baktığımda hatırlayayım. Malum hafıza noktası bir beynim var bir süredir.

*Bitirirken niyaz.. the hunt çalıyordu.. (bu bitiriş de birinden arak ama ismini hatırlayamadım normal olarak) bu sözler de ordan bi takım sözler..

1 yorum:

malumafatrus dedi ki...

bazen konuşmak anlamsız geldiği için, bazen yazılar günlük vazifesi gördüğü için, bazen okunmak ve anlaşılmak için, bazen hiç bir şey için yazar insan. Yazmak boğazındaki düğümden kurtulabilme çabasıdır en çok da.