29 Nisan 2010 Perşembe

Carpe diem

Diyem diyem, carpe diyem. Bilmem ki ben ne diyem?
İşte böyle iğrenç esprilerle dolu hissediyorum kendimi bugün. Yani ne desem kimse gülmeyecek gibi. Ben de kendim gülüyorum sadece, bunu bulamayanlar da var. İnsanın kendini güldürmesi de bir meziyet neticede.
Şimdi konu başlığı anlamından bağımsız durmuyor orada. Elbette demek istediğim şeyi karşıladığı için onu seçtim. Demek ki ne istiyormuşum? Anı yaşamak. Ama ne yapıyormuşum? Hep gelecek planlarına konsantre oluyormuşum. Bunun nesi kötüymüş? Çünkü şu anı kaçırıyormuşum. Di mi? Evet. Gelecek planları yapmak da güzel ve gerekli elbet ama sürekli bir sonraki günü, bir sonraki haftayı hayal ederek mutlu olmaya çalışmak da manasız. Şu an kaçıyor arkadaşım, aha bak yine kaçtı.
Şimdi biz yarın arabayla ilk şehirlerarası yolculuğumuza çıkacağız. Birkaç gündür bunun heyecanı var bünyemde. Kısa bir yol gerçi, ankara'ya gidicez ama yine de uzun süre araba kullanacak olmak, arabada seyahat edecek olmak heyecanlandırıyor beni. Üstelik cumartesiden beri arabayı çalıştırmadık, benzin durumunu bilmiyoruz falan, ne güzel heyecanlar bunlar di mi? Evet, evet.
Netleşen tarihler insanı germesin de ne yapsın arkadaş? Bir bilinmeyene yol almak her zaman daha rahatlatıcı ve gerilimsizken, bir ölme zamanı olduğunu bilmek (deadline yani, anladın mı ey okur?) beni, şahsen bizzat beni pek geriyor. Ama ne yapıyorum? Takılmamaya çalışıyorum. Amaaannn diyorum, içimden.. Allah kahretsin.. içimden..
Hadi, yarın için bana bol şans, üstelik bugün o konuyla ilgili hiç de iyi haberler almamışken..
Esen kal sevgili okur. Her nerde uyuyor ya da uyutuluyorsan..
Bir resim koyabilseydim şu yazıma, en çok istediğim şey buydu oysa. Resim bakayım. Önce basayım, sonra bakayım. Oy.

1 yorum:

malumafatrus dedi ki...

güle güle git, güle güle gel, dikkatli ol ve anı yaşa pek saygıdeğer kusburnu...