17 Mart 2010 Çarşamba

bir işkence yöntemi olarak spinning

Dün pilatese niyet spinninge kısmet şeklinde hayatımın ilk toplu spor faaliyetine katıldım (spor salonundaki yani). Öncesinde doktor odasında geçirdiğimiz manasız vakitlerden ötürü - hiçbir işe yaramadığını düşündüğüm vücut cart curt endeksi ölçümü ve akabinde bilgisayarın Bsinden anlamayan doktorun bilgisayar problemlerinin çözümüyle kaybedilen vakitlerdir kastettiğim - derse girdiğimizde herkes inceden tekerlekleri döndürmeye başlamıştı bile. En arka sıradaki yerimizi alıp ortama ayak uydurmaya çalıştık. (Bundan sonraki kısım şahsi deneyimlerim olduğundan kelli ayheyt de arzu ederse kendi deneyimlerini yorum olarak paylaşabilir.)

Salondaki müzik ziyadesiyle yüksekti, e bir de en arkadayım, arada hoca birşey diyor mu, diyorsa ne diyor, dediği ne manaya geliyor gibi şaşkın bakışlarımı etrafa bir onbeş dakika kadar fırlattım. Ön sıradakilerin hareketlerini taklit etmeye çalışarak geçti dersin çoğunluğu. Bir ara eleman yanımıza gelip yanlış tutuyorsunuz dedi. 1 varmış, 3 varmış, bir de 5 varmış. Eliyle 3 yapıyorsa 3ten tutacakmışım, 5se beş.
Her neyse, müziğe uygun ritmlerde bir ki üç dört , beş altı yedi sekiz veya bir ki, üç dört veya bir ki, bir ki şeklinde atraksiyonlu hareketler yaptırdı. Sağ mı sol mu, ön mü arka mı, kaçıncı seviyede tekerler, aha havlu düşüyor, lan su şişesi ayağıma battı, seleye .ötüm çarptı, lan dur gene çarptı, azcık mola verir mi ki, vermezse de ölemem ya, ben oturayım iki dakika, millet de güzel yapıyor ha, oturmaya mı geldik, kalk kalk, devam devam, sağ sol, bir ki, bravooo, aa şu alt stüdyodakilere bak, sallanıyorlar, o ders daha eğlenceli gibi, ona mı gitseydik, sağ ön sol ön sağ ön sol ön, bir ki üç dört, kalk kalk kalk kalk, burnumdan akan ne, benim terim mi, aha sağ bacağa kramp girecek gibi, ışığı kapatıp o disko ışığını yakacak gene, kesin tempo hızlanacak, yandım, sol ayak tabanım da uyuştu sanki, bu bisikletler de iyiymiş, pedal mı denir ne denirse işte ona ayağını iyice sokuyorsun böyle ayakkabı gibi sarıyor ayağını, iyi düşünmüşler, selesi daha yumuşak olabilirdi ama, bak yine çarptım, millet neden çarpmıyor da ben çarpıyorum, aynadaki görüntüme bakayım, bir tersim sanki, herkes sağ ben sol, ay sağ yapayım, yine kaçtı, hızlanmalıyım, şu sağımdaki deniz mi, haydarpaşa sanki o, kaç numara dedi ya, üç mü, beş mi, öndekilerin ikisi beşten tutuyor, ikisi üçten, ayheyt üçten, üçtür o zaman, azcık mola versek.. Ve mola.. Soğumaya lüzum yok, ufak ufak çevirmeye devam et, çok su içme, dalak şişer. Bu spor şeysindeki en yüksek tempolu, en çok terlediğim aktivitem bu oldu. Hayatımın aktivitesi mi bu yoksa. Bir de duysam söylenenleri, dışarıdan nasıl görünüyorum acaba, ıkınan bir tip mi, muhteşem bir iş çıkartan çevik, atletik, adeleli, kendinden emin, herkesin imrendiği bir tip mi? Soruma cevap vermesi için birini tutayım bari, birkaç kuruş sıkıştırırsam cebine duymak istediğim cevabı verebilir.

Neticede ben yine olsa yine katılırım, numaraları da ezberledim çok şükür, en ön sıradan yerimi de kaptım mı değmeyin keyfime. Ama sanırım perşembe pilates deneyine tutulacağız. Kısmet olursa şayet..

6 yorum:

Fery... dedi ki...

Çok eğlendim :) süper yazmışsın :))

kusburnu dedi ki...

eheh, tenkyu :)

Adsız dedi ki...

benim sporda en imrendiğim hatun, acayip bir vücudu olmasına rağmen, haftanın en azından 5 günü ( ki bir kere hafta sonu da gördüm) spora geliyor, 4 kere falan cycle dersine giriyor ve ders bittiğinde de normal insan gibi nefes alabiliyor.

o noktada spor yapmak daha mı zevkli daha mı sıkıcı idrak edemiyorum ama o noktayı gördükten sonra o gazla profosyonel sporcu bile olabilirim diye düşünüyorum.

Benim en ürktüğüm derslerden biri cycling, bu yüzden de kapıya yakın olmak bana her zaman güven veriyor:) sen de alışana kadar kapıya yakın ol derim ben:)
imza:malumafatrus

ayheyt dedi ki...

ben çok sevmedim spinningi, başta boynum ağrıdı, ayak hareketleriyle kendi hareketlerimiz senkron olamadı bir türlü, hocanın ne dediğini duyamadık, bir ara ışıklar kapandı, disko topu çıktı, müzik camları titretmeye başladı, içeriye duman basacaklarını dahi düşündüm.

sonuçta pek dinlenmeden fırıl fırıl pedal çevirebiliyorum evet ama bunun yerine büyükada'da arada kuşburnunu ittirerek bisiklet sürmeyi tercih ederim.

bir de bir aydır spora gidip nasıl hala aynı yağ oranında çıkıyorum aklım almadı, bu bir ay içerisinde düzenli spor yaptım, kilo verdim, bira içmedim, yine de yağlar duruyor dediler, neyse ölçümde hata her zaman olur benim lisans eğitimimde edindiğim tecrübeye göre, çok önemsemiyorum.

evet.

kusburnu dedi ki...

sen dün itibariyle spora küstün mü yoksam? o cihazın dandikliği, sen üzülme :)

Adsız dedi ki...

değil 1 ay, 3 ayda bile muhteşem bir değişim olmuyor. ya da istatistikler yalan söylüyor.

Ben bu noktada kendimi şöyle avutuyorum. Bu vücut 28 yılın sonunda bu hale geldi, 1 ayda değişim kararını alması bile zor olacaktır, onun da kendi tercihlerine saygı göstermek gerekir.


ama 6.aydan sonra her şey şahane olacak, en azından öyle olmasını çok istiyorum.
imza:malumafatrus