1 Mart 2010 Pazartesi

"gelin olmuş gidiyorsun, beyaz kefen giyiyorsun, kimse bilmez görmez amma, sen adın gibi biliyorsun"

Başlık her ne kadar bir cengiz kurdoğlu girişi gibi gözükse de aslen hayko cepkin'in son albümünden bir şarkı. Hayko Cepkin nasıl bir müzik yapıyor ben anlamıyorum. Hem death metal, hem duygusal, hem güzel. Hastasıyım valla ne yalan söyliyim. Yapabiliyor olsaydım ben de böyle bir müzik yapmak isterdim. Bu vesileyle yeni albümü de tavsiye ederim ki herkes dinlesin, sevsin, paylaşsın.


Haftasonu bir çırpıda geçiverdi tabii. Her zaman olduğu gibi yine. Bu 3 günde bazı farkedişlerim oldu, onları paylaşayım bari, meydan boş kalmasın.

  • İki kişi olarak gayet özgür bir hayat sürüyormuşuz. Üçüncü (ve dördüncü ve beşinci) bir kişinin varlığı direkt herşeyi değiştirdi. Evdeki yemek, bulaşık, çay gündemi hiç bitmedi. Sorumluluk hiç yitmedi.
  • Arabayı almadan şuradan şuraya adım atmama kararı aldım. Bunun için Beykoz'da arabadan inip otobüsle eve dönmem gerekiyormuş, buna da şükür, kavaktan da dönebilirdim.
  • Otobüslerin son durağının Kabataş'a taşınması Eminönü-Kabataş trafiğini berbat etmiş. 2 dakikalık yol yarım saatten fazla sürdü.
  • Anneler yedirmeyi çok seviyor, bunun için ilk anne oldukları ana gitmek gerekiyor bence. Analık hormonlarından birinde "yedir, daha çok ve sürekli yedir" emri olsa gerek. Ancak bu hormon belli bir yaştan sonra disabled olsa daha iyi değil mi?
  • Araba kullanmayı çok seviyormuşum, araba kullanırken bağıra bağıra şarkı söylemeyi ondan da çok.
  • Hem misafir, hem ev sahibi olduğum evimde (annemlerin evi) iki dakika kestirmek için uzandığım anne-baba yatağında aşağıda misafirler varken 40 dakikaya yakın derin derin uyumanın hissi, küçükken misafirliğe gidildiğinde ve vakit geç olduğu ve uykum çok geldiği için arka odada uyuduğumda yaşadığımdan daha farklıymış. Daha güzelmiş, muzipmiş.
  • Davulda atakları seviyormuşum ben. Sanırım atakçı davulcu olacağım. Yani bir gün davulcu olabilirsem şayet.
  • Küçükken nefret ettiğim ve "gıygıy müzik" dediğim klasik müziğin müptelası olmuşum. Çalışırken manga ve reddden sonra dinleyebildiğim tek müzik bu oldu.
  • İngilizce seviyemi ölçtüğünü iddia eden şirketim ve onların kiraladıkları şirket, hepiciğinizden nefret ettiğimi daha önce söylemiş miydim?

6 yorum:

Fery... dedi ki...

nasıl severdim misafirliğe gittiğimiz evlerde uyuyakalmayı, babam tarafından eve taşınmayı, o sıcacık kucağı :) uyanacağım varsa da uyanmazdım :) sırf baba kucağı keyfi için :)

malumafatrus dedi ki...

ben sürekli yemek yedirmeyen anneler tanıdım. Olmaz sanıyordum ama var öyle modellerde. Bu yedirme hadisesinde son noktayı görmen için bir hafta sonu seni Bandırma'ya davet ederim.

Evlilik benim neznimde her daim ailelerin evlenmesi. Yılda 3 günde onlarla paylaşsan böyle bir gerçek. Ondan kolay değil...Ne kadar inkar edersen et, sen yeni gelinsin hizmet edeceksin, aksi türk toplumunda düşünülemez:)

İki kişi sürdüğünüz özgür hayatın değerini de bu sebeple daha çok bil. Bir de artık beni misafirliğe çağır.

İnsan güzele çabuk alışıyor. Arabasız çıkmam halin de bundan.

ingilizce seviyes tespitse; abesle iştigal...

varol döken dedi ki...

burası iyice kızlar bloğu olmasın diye araya kaynayayım ben...

aileleri sevmem, yaşasın tüplerde otomatik yaşam diye ortamı kaynatayım ben...

gittiğim her evde, okuduğum her okulda ve çalıştığım her işte de uyumaya devam edeyim ben...

kusburnu dedi ki...

fery; ben de severdim ama o evde dışarı çıkınca duyduğum üşümeyi de hiç unutamıyorum. nasıl bir titreme sarardı arabaya binene kadar. hatta eve gidene kadar.

furuş; öyle bir anne yok, bana muhalefet yapıcaksın diye böyle anneler türettiğine inanamıyorum. yeni gelin olmakla alakası yok, ben muhtemelen otuz yıllık gelin de olsam hizmet edicem, (bkz:annem). arabasız çıkma halime dair yaptığın tespit belki doğrudur ama insan bir sorar beykoza kadar niye gittin, sonra neden gittiğin gibi değil de otobüsle döndün diye. peehh..

malumafatrus dedi ki...

ben sana küsmüştüm, yorum yazmayayacaktım unutmuşum, sen muhalefet diyince onu anladım.

beykoza misafirlerinizi götürmüş olabilirsiniz diye düşündüm, ama sonra onlar seni arabadan attılar ve sen otobüsle eve döndün diye de bir senaryo yazdım. Hayalgücüme de laf etmeyesin diye sormamıştım ama şimdi lütfen beni ve benim gibi meraklı okuru aydınlat sayın kusburnu.

kusburnu dedi ki...

he, vicdan azabından ölecektim ben de, sen neden hemen yorum yazdın ki :)
misafirler bizi götürdü ve evet sonra da arabadan attılar bizi yani biz atladık aslında, napalım. atlamasaydık karadeniz turuna varacaktı işin boyutu..

varol, uyku iyidir, her yerde uyumak en iyidir. oley.