15 Mart 2010 Pazartesi

Julie ve Julia

Bir başka blogcunun (aslında buraya yazabileceğim yüzlerce başka sıfat varken neden bunu tercih ettim bilmiyorum, aslında derdim blogcuya cinsiyet bilgisi de katan bir kelime bulmaktı, hani müdüre gibi falan, komik olacağını düşündüydüm, bulamadım, blogcu yazdım kaldı öyle, sonra baktım haklı bir tepki geldi, ama değiştiremiyorum, blogcunun sıradanlığına takılmayınız rica ederim) önerisiyle cumartesi akşamı bir film izledim. Adı Julie & Julia, 2009 yapımı bir film. Ben ki bir film 100 dakikadan uzunsa yüzüncü dakikadan sonra uyuklamaya başlarım, bu 123 dakikalık filmde hiç uyuklamadım. Julia'nın hayatla kurduğu ilişkiyi düşündüm durdum. Aşçıların erkek dünyasına alaycı yaklaşımına bayıldım, soğan soymadaki hırsını sevdim, soğanı en birinci soyduğunda onunla birlikte ben de sevindim. Zaten o ses tonunu ve tepkilerini başka bir rol kaldıramazdı muhtemelen. Yemek yaparken duyduğu haz, kankası sandığımız kadının aslında yüzünü bile görmediği mektup arkadaşı olması, insanlara olan inancı, özeni, kocasıyla ilişkisi.. Julie ise en az bizim kadar sıradandı. Hayatına bir anlam katabilmek için bir yola baş koyuyor, hayatının bir yılı için bir hedef belirliyor, bu hedefi belirledikten sonra da bu uğurda kah seviniyor, kah deliriyor. Çok gerçekti, çok yakındı, bloguyla kurduğu yakınlık, ilk yorum aldığındaki sevinci, o yorumun annesine ait olduğunu öğrenince yaşadığı hayal kırıklığı, iş yerindeki arkadaşıyla blogunu paylaşması, dinlediği hikayelere insani tepkiler vermesi ve patronunun yanına ağlayarak gitmesi.. Kocası da bir çöp öğütücü taktırsaydı o evyeye, eve bir usta çağırıp, gözümde dört dörtlük adamdı. Ama yapmadı. Zaten kendisi barcelona'da oynuyormuş, izlememe rağmen hatırlayamadım kimi oynadığını. Silik bir tip netekim.

Geçtiğimiz hafta evimizde oscar rüzgarları esiyordu, izliyoruz indirdiklerimizi. Sırasıyla precious ve blind side'ı izlemiştik, son olarak da bunu. Sandra abla blind side ile nasıl en iyi kadını aldı, hayretler içersindeyim. Oysa Meryl bu filmde on numaraydı ve her türlü ödülü de o hakediyordu, karambol yapmışlar sanırım.

Sonuç olarak, bu film itibariyle bünyemde bir Meryl ilgisi ve hayranlığı peydah oldu, duyurulur. Filmi öneren furuş hanıma da teşekkürler, sevgi, saygı ve selami şahin..

3 yorum:

ayheyt dedi ki...

en iyi kadın oyuncu ödülünde meryl streep'e haksızlık yapıldığını düşünmekle birlikte sözlükte yazan yorumlara da katılmamak elde değil, diyorlar ki yaşam boyu onur ödülü verilsin bu üstün yetenekli insana ve her sene tekrar tekrar aday gösterilmesin, aday gösterip de daha önceden 2 defa kazandığı için ödül vermemek çok daha ayıp bence.

kusburnu dedi ki...

evet bence de, ona öyle bir ödül verilsin ki oscar halt etsin yanında :)

malumafatrus dedi ki...

merhaba ben bir başka blogcu:)

bu oscar ödüllerinin çok basit bir matamatiği var, bir fırsat bulup pasaport sahibi olursam bunları gidip yerine araştıracağım, onu da kitap yapacağım. ama dil olarak ingilizce mi türkçe mi olmalı, daha buna karar veremedim.